20 Aralık 2011 Salı

Elif gelin

Kimbilir; maviyi en çok gökyüzünde mi görüp büyülenmişti? yoksa denizin azgın dalgalarında kıyılara vuruşundan mı esinlenip yazmıştı en son şiirini! Oysa mavinin en güzeli gözlerinde saklıydı, en pürüssüz en saydam haliyle...Bir şelaleden akan gürül gürül bir su gibi dökülmüştü yanaklarına gözyaşları..Anne öldüğünde,sonra şelalenin bitiş noktasında sakinleşen bir nehir gibi durulmuştu gönlü baba öldüğünde...

*

Koşarak abiye bağırıyor, ablasının eteğini çekiştiriyordu ;
-bende geleceğim! işte tarlaya bende geleceğim...
Abla yüzüne en yumuşak tebessümünü takınıp;
-Yüzün güneş görmeyecek! senin...

Elif anlayamadığı kararın, saydam bir mermeri andıran yüzünü korumak adına olduğunu yıllar sonra anlayacaktı...

*
Elinde şık mağazalardan alınmış kırmızı poşeti, sırtında ki mantosuyla iyi görünmesine rağmen, ayağındaki ayakkabılar eski püsküydü ve temizliğe gittiğini anlamak zor değildi muhtemelen, zira gözlerini ortaya çıkaran Kızıl saçları neden temizliğe gittiği konusunda kafa karıştıran cinstendi...

*
Köyde düğün vardı ve bütün kızlar en güzel giysileriyle yarışıyorlardı sanki..Elif bir köşeye oturmuş olanları seyrediyordu hayretle...Ablası beliriverdi yanıbaşında gülümseyen tavrıyla;
-Bir de şu kardeşimin güzelliğine bakın, en ufak bir boya dahi yok...

*Sırtında çuval taşıyordu şimdilerde hasta haliyle, Bazende koca koca camları siliyordu kendini bir uçurumda hissederek, düğününde sürme bile çekmemişlerdi gözüne..14 yaşında'ydı  evlendiğinde, çocuk ne anlar evlenmekten diyordu şimdilerde, ayakkabı alacaklar diye evlenmişti aklınca, onu da almamışlardı ya! kocası bir gün bile güzel dememişti gözlerine , aşk sevgi hiç tadmamıştı ömründe...Cam siliyordu Elif uçurumu andıran yüksek binalarda, güneş vuruyordu gözüne ablası geliyordu aklına;
-SENİN YÜZÜN GÜNEŞ GÖRMEYECEK!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder